Haber

Kılıçdaroğlu: Türkiye kimsenin çöp deposu, mülteci deposu olmayacak

Millet İttifakı Başkan Adayı ve CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Pantolon alamadığı için intihar eden baba bu memlekette var mı? Bu memlekette işsizim deyip kendini yakan var mı? ‘Meclisin en altında var evet var ama buna kim susuyor siyasi iktidar kim susuyor gidip hala erdoğan’a oy verenler yapmayın yapmayın yapmayın’ Günah işlemeyin.Salih bir Müslüman zaten böyle büyük bir günahı işlemez ve işlememelidir zaten.Herkes ahlaklı ve erdemli olsun.Devletini,geleceğini,evladını düşünüyorsa git yeniden düşünüp oyunu ona göre kullanmalı, dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bu akşam Fox TV’de gazeteciler Doğan Şentürk, İlker Karagöz, Tülay Ünal Öçten, Selçuk Tepeli ve Engin Yılmaz’ın konuğu oldu ve gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu’na sorulan sorulardan bazıları ve yanıtları şöyle:

“Türkiye KİMSENİN ÇÖP DEPOSU, KİMSENİN SIĞINAĞI OLMAYACAK”

“Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tur öncesi Milet İttifakı’nın ‘mülteciler’ sorununu çözmek için Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile imzalanan protokol nedir?

“Sınır diye bir şey yok. Türkiye Cumhuriyeti haritalarında sınır diye bir şey yok ama gerçekte böyle bir sınır yok. El sıkışan, cebinde parası olan herkes rahatlıkla gelebilir. Türkiye’ye. Hangi bölgeden gelirlerse gelsinler, rüşvetinizi verin yeter. Bu gerçeği hepimizin görmesi lazım. İster İran sınırına bakın, ister Suriye’ye. Para bastığınız zaman geliyorsunuz. Devlet bile sizi davet ediyor. ‘Kirli para getir, ne yaparsan yap soruşturma bile açılmaz.’ Şimdi önce Suriyelilerin sınır güvenliğini alacağız.Sınır şerefli, biz sağlayacağız.İki;Neden Geri Kabul Anlaşmasını imzaladılar?Suriyeli Avrupa’ya gidecek,’Siz bana geri gönderin, Buradan göndermeyeceğim.’ Niye para için yaptılar Ya burası mülteci deposuysa Türkiye burası mülteci deposu mu diye meydan okuduk evet göndeririz Zafer Partisi Genel Başkanı ‘Evet göndeririz’ dedi. ‘İki yıl sonra göndeririz’ diye düşündüm, ‘Evlerini, yollarını, okullarını yaparız, sonra göndeririz’. ‘Bir yıl sonra gönderirim’ dedi. belirlenirse sorun yok göndereceksek göndeririz.Bir yıl içinde insani anlamda.

Kimse paniğe kapılmasın. Türkiye birilerinin çöplüğü, birilerinin sığınmacı deposu olmayacak. Türkiye; Prestijli ve saygın bir Türkiye olacak. Kimsenin önünde eğilmeyecek. 5-10 kuruş gelecek diye on milyonun yükünü sırtıma, bu milletin sırtına yıkmayacağım. Bunu çok net, çok net söyledik. Ümit Bey aslında bu bahiste kararlıdır. Kararından dolayı kendisine ayrıca teşekkür ediyorum.”

Ümit Özdağ’a Muhaceret Bakanlığı mı İçişleri Bakanlığı mı verilecek?

“Oturup pazarlık yoktu. Aslında duruşu bu ülkenin barışından yana, ‘Ben bu ülkede üzerime ne görev düşerse rahatlıkla yaparım, bütün mesele Türkiye’nin huzuru, temelde Türkiye’deki bu mülteci sorununu çözmek. .Türkiye’nin sınırlarını güvence altına almaktır.Ben bir vatansever olarak geliyorum ve bir vatansever olarak Millet İttifakı’nın yanında durup size destek olacağım.Türkiye’deki mülteci sorununu çözeceğiz.Kendisine de teşekkür ettim.

Kamuya ifşa ettiğimiz bir protokolümüz var. Her parti için önce bir bakanlık, ardından çıkarılan milletvekili sayısına göre bakanlık olmak üzere altı lider bir araya gelecek.

ERDOĞAN’DA CESUR VARSA KORKMA BENDEN.

Sinan Ogan pazarlık yaptı mı?

“Mansur Bey bir şey söylediyse doğrudur.

Vatandaşıma şunu söylüyorum; Bugün 10 milyon, yarın 30 milyon mültecinin yükünü taşımak istiyorsanız gidin oyunuzu Erdoğan’a verin. Asla şikayet etmem. Hayır, yapma. Kendi ülkemde çalışıyorum. En azından benim çocuklarım da bir iş sahibi olsun. ‘Umutlarını dışarıya bağlamasınlar’ derse oyunu bana verir. Oldukça net, oldukça net. Hırsızlık yok, yolsuzluk yok, yemek hakkı yok, mülteciler gidecek. Yabancıların önünde diz çökmek yok. Para dilenmek yok, bu ülkeyi şerefle yönetmek var. Böyle bir yönetim istiyorsanız, hukuklu bir yönetim istiyorsanız, ahlaklı bir yönetim istiyorsanız, erdemli bir yönetim istiyorsanız gelip oy vereceksiniz kardeşim. Hayır, ‘Her türlü yolsuzluğa ve hırsızlığa müsamaha gösteririm. 10 milyon mülteci var. Yarın 30 milyon olursa ben bu yükün altına girerim. ‘Benim çocuklarım da perişan olsun’ dersen, gidip oyunu Erdoğan’a vereceksin. Çok net söylüyorum, çok net. Erdoğan’ın yiğitliği varsa karşıma çıkar, korkmasın. Önüme geliyor, oturuyor ve benimle konuşuyor. Çıkamaz. Korkuyor. Terörden de korkuyor, ekonomi da korkuyor. Dış politikadan da korkuyor. Rüşvet de yolsuzluktan korkar. Bu ülkeyi samana muhtaç ettin. Ete ihtiyacınız var, besi hayvanına ihtiyacınız var, buğdaya ihtiyacınız var. Bakın yine buğdayın taban fiyatını açıklamıyor. Çok net, çok net.

“ÜLKÜCÜ VE MİLLİYETÇİSİYSE GEL OYUNU BANA VERECEKSİN ağabey”

MHP’li kardeşime anlatayım; Anayasa’nın ilk dört maddesinin değişmesini istiyorsanız gidip Erdoğan’a oy vereceksiniz. ‘Türkiye Cumhuriyeti falan denir, önemli değil…’ derse, ‘Hayır, Anayasa’nın ilk dört maddesi kalır. ‘Ben bunun sahibi, Türkiye Cumhuriyeti devletinin adı ve bayrağı benim’ dersen geleceksin kardeşim, bana oy vereceksin. Milliyetçiysen, milliyetçiysen gelip oyunu bana vereceksin kardeşim. Ülkede barış istiyorsanız, terör istiyorsanız; Doğuda, batıda, güneyde, kuzeyde herkesin huzur içinde yaşamasını istiyorsanız gelip oyunu bana vereceksiniz kardeşim. Bu kadar net söylüyorum.

‘Fark etmez hırsızlık olur, yolsuzluk olur, çocuğum işsiz kalır, milletin bir kuru ekmeğe ihtiyacı olur’ derseniz ve bu devleti yönetenler lüks içinde yaşıyorsa, bu devleti yönetenler malını yurt dışına kaçırmışlar, ‘olsun’ dersen gideceksin, Erdoğan’a vereceksin. Bu çok açık. Söylediklerime inanmıyorsanız Erdoğan’a baskı yapacaksınız. ‘Kardeşim bu Kılıçdaroğlu denen adam size meydan okuyor’ diyeceksiniz. Sen de dünya liderisin. ‘Çık ve parçala’ desin. Onu dinlemiyor, korkuyor ve benimle yüzleşmiyor. Korkuyor ve dışarı çıkmıyor. Çünkü onun tüm kusurlarını bildiğimi biliyor. Her birinin önüne evrak koyacağımı çok iyi biliyor.

Havuz medya dediğimiz televizyon kanalları var, TRT de bunlardan biri. TRT beni neden davet etmiyor? Orada da çok sayıda gazeteci var. Neden soru sormak için yüreklerini göstermiyorlar? Neden korkuyorlar? Neden korkuyorlar? Gerçekleri görmek istemiyorlar, gerçekleri açıklamak istemiyorlar. Gerçeklerin kamuoyu tarafından bilinmesini istemiyorlar. Erdoğan’a tekrar sesleniyorum; TRT’ye güvenmiyorsanız bakın CNN Türk’ünüz var, A Haber’iniz var, Ülke TV’niz var, birçok televizyon kanalınız var. Onlara gidelim. Gazetecileri siz seçsin, ben seçmem. Hayatımda hiç gazeteci seçmedim. Gazeteleri siz seçin, gazetecileriniz gazeteci deniliyorsa oraya gelsin. Gelip soru sorsunlar. Bana en zor soruları sorsunlar. ‘Kılıçdaroğlu buna cevap veremez’ dedikleri soruları sorsunlar. Gazetecilerinizin de size soru sormasına izin verin. Neden cesaret edemiyorsun?”

“YOLSUZLUĞA OY VEREN KİŞİYE MİLLİYETÇİ DENİLİR Mİ”

Az önce ‘Anayasa’nın ilk dört maddesinin değişmesini istemiyorsanız gelin bana oy verin’ dediniz, bunu HÜDA PAR endişesiyle mi söylüyorsunuz?

“Öyle. Cumhur İttifakı’nın bir parçası. HÜDA PAR zaten ‘Anayasa’da değişmez madde yok’ dedi. Artı, ‘Türk bayrağı olmalı, Türk bayrağı olmalı’ dedi. Çok şey var mesela. YSK erteledi, değil mi?’Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra meclis toplansın.’ Çünkü yemin krizi olacak.

Kendini milliyetçi olarak tanımlayan milliyetçi kardeşlerime seslenmek istiyorum; Bu suça ortak olmak ve bana oy vermek istemiyorsanız sandık başına gitmeyin. ‘Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının ilk dört maddesini değiştireceğiz’ diyen partiye, kişiye oy vermeyin kardeşim. Eğer yaparsan üzgünüm, sen milliyetçi falan değilsin. Milliyetçilikle alakanız yok. ‘Türk Bayrağı Yerine Türk Bayrağı Olsun’ diyorsanız kusura bakmayın milliyetçilikle alakanız yok.

Yolsuzluğa oy verene milliyetçi denilebilir mi? SADAT Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın danışmanı değil miydi? Ne diyordu? ‘Türkiye Cumhuriyeti devletini ortadan kaldıracağız’ dedi. ‘ASRİKA diye bir devlet kuracağız’ dedi. ‘Türkçe olmayacak, resmi dili Arapça olacak’ dedi. Peki bunu pekiştirmek milliyetçilik midir? Milliyetçi ne diyebilir ki buna ‘Türkiye Cumhuriyeti devletini kaldıracağız ve resmi dili Arapça olacak’. Milliyetçi kardeşlerime sesleniyorum; Neden SADAT’ın önüne çıktım? Bu görüşü asla kabul etmiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti devletine müdahale edemezsin kardeşim. Yeraltı faaliyetleriniz var. Meşru görünmekle birlikte yasadışı bir örgütsünüz. Oraya şarkı söylemeye gittik ve orada söyledik. Oradan halka seslendik ve oradan bir kısmı istifa etmek zorunda kaldı. Bu ilacın karanlık odakları vardır. Tüm bu karanlık noktaların üzerinden geçeceğiz.”

“KADINI KADIN OLARAK DEĞİL KÖLE OLARAK İZLEYEN BİR AKILA NASIL OY VERERSİNİZ”

“Kadını değil de kadını köle gören zihniyete nasıl oy vereceksiniz? Kadını kadın olarak görmeyen zihniyete ben de anlamıyorum, sevgili peygamberimiz ‘Cennetin anahtarı cennetin anahtarıdır’ diyor. Kadını bu kadar yücelten başka bir din var mı bilmiyorum.Bizde kadını yücelten bir inanç anlayışımız var. biz de gidip ona oy vereceğiz çünkü yeterince yaptınız.Buradaki ablalarıma sesleniyorum hakkınız var.Üniversiteden mezun oldunuz iş istiyorsunuz.Üstü açık açık bunlar işin ehli. geçmiş. bütün kadınların başımızın üstünde yeri var açık ya da kapalı. kadın çalışacak kadın da üretecek. kırda bu kadar kadın çalışmasa üretim olmaz. Karadeniz bölgesi Erken kalkar gece yarısı evine gelir Neredeyse 24 saat çalışır Anadolu’da kırsalda kadınlar böyle çalışır 24 saat çalışırlar. Kadını alacaksın, ‘çalış’. Çalışmak ne demek, üretmek ne demek? Bunların hepsini değiştireceğiz.”

“VATTAŞLIĞINI SATAN ADAM’A NASIL OY VEREBİLİRSİN”

14 Mayıs’tan önce kalpler yapıyordunuz, şimdi daha keskin bir dil var.

“Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı gelir oy verir ama Türkçe bilmez. Vatandaşlık verilir gelir oy verir ama Türkçe bilmez ve bu kişi Türkiye’nin kaderinde rol oynar. Hangi ülkede böyle bir uygulama yapılır? bir gariplik var allah aşkına vatandaşlık veriyorsan türkçe bilip bilmediğine bak ondan sonra vatandaşlık ver kim türkçe bilmez öğrenmeye niyeti yok da gelip vatandaşlık almış… onlar da sattı Vatandaşlık.İşte bu yüzden zaman zaman milliyetçi kardeşlerime sitem ediyorum.Vatandaşlığınızı satan adama nasıl oy verirsiniz?Vatandaşlık bu kadar ucuz mu?Bu ülkede böyle vatandaşlık veriyorlar en değerli 20’den mezun olsanız Dünyadaki üniversiteler “Gelin bizde size vatandaşlık verelim” diyorlar.Bizim ülkemizde bastığınızda 400 bin dolar vatandaşlık alıyorsunuz.Artık 400 bin dolar basmanıza gerek yok. uyuşturucu baronuysanız, kolayca vatandaşlık alabilirsiniz. Gelip vatandaşlık alabilirsiniz.”

BAĞ-KUR’lulardan, emekçilerden, kamu mühendislerinden, İİBF mezunlarından mesaj trafiği var. Burada EYT üyelerine bir söz verdiniz. BAĞ-KUR’lular da ‘9 bin küsur iş günü prim ödememiz var’ diyor. Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı seçildiğinde devrilecek mi?’

“7 bin 200 güne düşürülebilir. Yani tüm sigortalılar eşitlenebilir. Böylece hakkı eşitleyebilirsiniz.”

EYT’de çıraklık ve staj mağdurları var.

“Çıraklık ve staj mağdurları var doğru. Çalıştı, staj yaptı ama o süreyi ödünç almadı. Borç hakkını ona vermek zorundasın. Devlet çalıştığını kabul ediyor, aslında diyor ki, ‘Burası çalıştı parasını aldı’ Tamam prim ödemesin ama borç hakkını versin gelsin borcunu ödesin o haktan yararlansın bunun için özel yasal düzenleme yapılması lazım .O yasal düzenlemeyi getireceğiz.AK Parti ‘Bunu Meclis’ten geçirmeyeceğiz’ demesin. El kaldıracaklar, merak etmeyin.”

Bir izleyicimiz yazmış; Kılıçdaroğlu’nun memur maaşlarıyla ilgili vaadi ortada. Meclis’e gelince, Meclis bunu onaylamaz mı sanki?’

“Onaylıyorlar. Asgari ücreti 2,5 katına çıkaracağız. Çünkü daha önce 2,5 katıydı. Ama sonra asgari ücret açlık sınırının altında kaldı. Yoksulluk sınırını hiç saymıyoruz. Gelir dağılımında ciddi bozulma var. Türkiye’de.”

Dar gelirliler için kira yardımı olacak mı? Kiralar ödenen bedelin kat kat üstüne çıktı.

“Her alanda sıkıntı var. Şimdi ben size çabuk gelirim 6 ay 1 yılda çözerim desem bu millete doğruları söylemiş olmam. Millete anlatmak zorundayız. Aldığımız her karar hakkında tüm detaylarıyla, ‘Bu karar bunun için, bu karar bunun için, aldık.’ Sorunları yüklerine göre sıralayacağız.Acil çözülmesi gereken bazı sorunlar var.Bazı sorunları ertelememiz yani zamanında çözmemiz gerekiyor. bütçe istikrarı mesela bütün okullarda beslenme okulda yapılmalı bu nedenle beslenme çantası uygulaması kaldırılmalı her çocuk okulda akranları ile birlikte yemek yiyebilmeli eve o kadar dönebilsin ama anne beslenme çantasına ne koysam diye düşünmesin.Sosyal hizmet uzmanları var.Aile Destek Sigortası getireceğiz.Hiçbir çocuk yatağa aç gitmez dedim.Nerede aile hekimi varsa, Nerede aile varsa. doktor, sosyal hizmet uzmanı olacak. Sosyal hizmet uzmanı, aile hekiminin baktığı ailelerin sosyal durumunu ve durumunu bildirecek. Yurtta engelli veya yaşlı var mı, kadın çalışıyor mu, çalışmıyor mu, kaç kişi var, üniversiteye giden çocukları olup olmadığı. , ailenin geliri ne… Bir rapor hazırlayacak. Bu rapora göre kadının banka hesabına her ay düzenli bir ödeme yapılacak. Örneğin, 20.000 aile hekimi varsa, Türkiye’de en az 20.000 sosyal hizmet uzmanı olacaktır. Bu sosyal hizmet uzmanları, ailelerle sürekli iletişim halinde olacak ve sürekli olarak ailenin durumu hakkında rapor verecektir. Bu rapora istinaden aileye sosyal yardım yapılır. Yoksulluğunu kimse bilmeyecek. Kadın evde daha güçlü olacak. Evin ihtiyaçlarını daha rahat karşılayabilecektir. Hiçbir çocuğun aç yatmayacağı, yoksulluğun ortadan kalktığı bir Türkiye inşa edeceğiz.”

“STAJ MAĞDURLARININ SORUNLARINI ÇÖZMEK İÇİN ÇALIŞIYORUZ. SOSYAL HİZMET UZMANLARINI GÖNDERİRDİK”

Sırada bir SMS var mıydı? Burada söylemek ister misin?

“Bir değil. Aslında sıraya koyardık. Bir sürü SMS atardık. Kredi kartı ve EYT’lileri gönderirdik. ‘Stajyer mağdurlarının derdini çözeriz’ derdik. Sosyal hizmet uzmanlarını atardık.” Kırsaldaki her köye bir ziraat mühendisi veya ziraat teknisyeni atanır, hayvancılık yapıyorsa bir veteriner atanırdı.Onun için kırsalda imamlar, mühendisler, veterinerler, öğretmenler olurdu.Açacağız. yine bütün köy okulları köy okullarını açtığımızda orada atanmayı bekleyen öğretmenler var.100 bin öğretmen atama sözü verdim.Bunun için öğrenci ve öğretmenler buluşacaktı.Taşınmalı eğitimi tamamen bitirecektik. Onlar ordaydı hocalar giderdi böylece köyde imamımız hocamız ziraat teknisyenimiz toprak tahlili yapılacak hayvanlar aşılanacak bütün bunlarla birlikte kırsalda entelektüel yapı öne çıkacaktı. prestiji ile. Örneğin kuyrukta çok sayıda SMS vardı. Şimdi ‘SMS’ dediler ‘Bir şeyleri yasaklıyoruz’. Bir anlamda el koydular.”

“SÜLEYMAN SOYLU DEĞİL KİMSE GELEBİLİR, KİMSE ENGEL OLMAZ. HER VATANDAŞIN OYLAR SAYILIRKEN HALKI BAKMA, GÖRME, DENETLEME HAKKI VAR”

Sandığa gitmeye ne dersiniz? İçişleri Bakanı Süleyman Soylu bugün Oy ve Ötesi’ne tüm kolluk kuvvetlerine talimat verdi. Oy ve Ötesi’ni sandığa yaklaştırmayın.’ Ancak bunun vatandaş olarak anayasal bir hak olduğunu biliyoruz. Verdiği oyun nereye gideceğini kontrol edebiliyor, şahit olabiliyor. Burada da orantısız bir güçle karşı karşıyayız.

“Buradan tüm vatandaşlarıma sesleniyorum. Oy verdikten sonra oy verdiğiniz sandığa sahip çıkın. ‘En az 1 milyon tanık bekliyoruz’ diye çağrı yaptık. Oy ve Ötesi dahil bir çok uygulama var.Onlara da tanık kartı vereceğiz.Soylu kim gelirse gelsin kimse engelleyemez.Her vatandaşın oy kullandığı sandığa bakma,görme ve inceleme hakkı vardır. Bu onun anayasal hakkı, demokrasi olarak hakkı, siz kimsiniz ki engel oluyorsunuz, hangi valiye talimat vereceksiniz?

Bunu da yapmak istediler. YSK’ya ‘İçişleri Bakanlığı’nda merkez kurduk’ dediler. Polis gidip bilgi alacak. Bize gönderecekler.’ Polislerin sandıkta ne işi var? Ne sebeple ayrılıyor? YSK bunu yalanladı. Tekrar başvurdular. Yüzsüzlüğe bak. Hala baskı yapıyor. Bugün bir genç seçim otobüsüne binerken kalp işareti yaptı. Hemen gözaltına alındılar. Bu düşünülecek bir şey değil. Onlar korkuyorlar. Gitmenin bedelini biliyorlar. Halkın gerçeği öğrenmesinden korkuyorlar. Aslında Türkiye’nin ne kadar kötü yönetildiğini, nasıl bir bataklığa sürüklendiğini çok iyi biliyorlar. Bu yüzden para dileniyorlar. İşte tam da bu yüzden Şükran Günü ziyaretlerine gidiyorsunuz. ‘Neyse, bize para verin’ diyenlerdir. Türkiye hiç bu durumda olmamıştı. Buradan çıkacağız. Gerçekten barış istiyorsanız, siyasette bok olmasın istiyorsanız, siyasi iktidar ödediğiniz verginin karşılığını size versin, ‘Ben bu ülkede sığınmacı istemiyorum, ben barış içinde yaşamak istiyorum’ dersen. Çocuğum bu ülkede iş bulsun’, sonra ‘Çocuğum neden yurt dışına gitmek istesin? Bu ülkede çalışsınlar, üretsinler, evlensinler diye düşünüyorsan, oylarını getireceksin, vereceksin. Bana vereceksin, Erdoğan’a değil.

“50 BİN DOLARLIK ÇANTA İLE İZLİYORSUNUZ. BU PARALAR NEREDEN GELİYOR”

Benim mülküm burada. Varlıklarımı zaten web siteme koydum. Erdoğan’dan da yapmasını isteyin. Servetini ortaya çıkarsın. Halktan neyi saklıyoruz? 50.000 dolarlık çantalarla dolaşıyorsun. Bu para nereden geliyor? Bu para kimin parası? Bu nedenle vatandaş sandığa giderken elini vicdanına koymalıdır. Otur ve düşün. Namaz kılıyorsa, namazının ne anlama geldiğini ona bildirin. Çalanlara, insan hakkı yiyenlere, devleti soyanlara ikramiye vermemeli. Ülkenin durumu belli. 22 yılda ülkeyi bu hale getirdiler. Geri kazanılan tüm istikrarı bozdular.

“Pantolon alamadığı için intihar eden babacığım bu ülkede var mı? İşsizim diye kendini yakan var mı? EVET VAR”

Pantolon alamadığı için intihar eden baba bu ülkede var mı? Orada. Meclis duvarının dibinde ‘işsizim’ diyerek kendini yakan var mı? Evet var. Peki buna kim sessiz kalıyor? Politik güç. Kim sessiz? Gidip hala Erdoğan’a oy verenler. Yapma, yapma. Günah işlemeyin. Samimi bir Müslüman böyle büyük bir günah işlemez ve işlememelidir. Herkes ahlaklı ve erdemli olmalıdır. Devletini, geleceğini ve çocuklarını düşünüyorsa gidip bir daha düşünmeli ve oyunu ona göre kullanmalı.

“PLATO ‘ŞİMDİ SİYASET YAPARKEN VE ÜLKEYİ YÖNETİRKEN ZENGİN OLUYORSA HAKLARINI VE MALLARINI KORUMUŞTUR. HALKIN HAK VE ÇIKARLARINI KORUMAZ’ DİYOR. İŞTE GELDİĞİM NOKTA”

Milliyetçi kardeşlerime de seslendim. Kendi ülkende yabancılar, sığınmacılar istemiyorsan, ‘Türkiye Cumhuriyeti mülteci deposu olmasın’ diyorsan, karşı tarafa oy vermeyeceksin. Bu ülkeyi bu hale getirdiler. Dünyada hastanesi olmayan tek ordu biziz. Ankara’nın büyük askeri hastanesi olan GATA’yı, bütün askeri hastaneleri aldılar. Ordudan aldılar. Bunu milliyetçilik adına yapıyorlar. Türkiye’nin bunlardan çıkması gerekiyor. Türkiye’nin eskisi gibi daha güçlü ve saygın bir yapıya kavuşması gerekiyor. Herhangi bir aksaklık veya hata var mıydı? Elbette vardı. Ama bunlar düzeltilip düzeltilebilecek şeyler. Sorun şu ki: Politikacı camın üzerinde olmalı. Buradan baktığında arkanı da görmek zorundasın. Bir politikacı halkına saçma sapan konuşmamalıdır. Bir siyasetçi, zenginliğinden dolayı halkına karşı sorumlu değilse, artık devleti yönetemez. Bu toprakların insanı Platon var. 2 bin 400 yıl önce söyledi. Platon, ‘Bir siyasetçi siyaset yaparken, ülkeyi yönetirken zengin oluyorsa artık kendi hakkını ve servetini korumuş olur’ der. Kişilerin hak ve menfaatlerini korumaz. Geldiğimiz nokta bu. Bu vatandaşın çıkarlarını koruyan bir siyasi güç yok. Aksine kendi çıkarlarını, yandaşlarının çıkarlarını, Beşli Çeteleri, uyuşturucu baronlarını koruyanlar var. Türkiye’nin buradan çıkması gerekiyor. Yol açık. Demokratik yollarla sandık başına gideceğiz. Elimizi vicdanımıza koyacağız. ‘Evet, Kılıçdaroğlu’na oy veriyorum.'”

Sandık güvenliği meselesi… Sandıklar sıkıştırılıyor mu?

“Pek çok başvuru var. Hepsi sandığa gözlemci olarak atanmış. Bizim tanıklarımız dışında sandık başında vatandaşlar da bulunsun. Çünkü bir yerlerden telefon geldi. ‘Burada iki gözlemciniz var. .Karşı tarafın şahitleri çok daha fazla.Bizi psikolojik olarak baskı altına alıyorlar.Siz ne yapıyorsunuz?Doğru kararı verelim, vicdanen yazalım ve kamuoyu ile paylaşalım.”

golyakahaber.xyz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu